Rasulullah ( s.a.v ) buyurdular,ki
Dua müminin silahi ,dinin diregi,göklerin ve yerin nurudur.dua ibadetin özü, ibadetin anahtaridir (1)
herzaman midemizmi doyacak dostlar
dualariniza benide katarsaniz bahtiyar olurum
Allah'ım! Senin her şeyi kaplayan rahmetin hakkına; kendisiyle her şeye üstün geldiğin, karşısında her şeyin boyun eğdiği gücün hakkına; her şeye galip geldiğin ceberutun hakkına; önünde hiç bir şeyin duramadığı izzetin hakkına; her şeyi dolduran azametin hakkına; her şeye üstün gelen saltanatın hakkına; her şeyin fani olmasından sonra baki kalacak veçhin hakkına; her şeyin temellerini dolduran isimlerin hakkına; her şeyi ihata eden ilmin hakkına ve her şeyi aydınlatan cemalinin nuru hakkına senden niyaz ederim.
Ey Nur, ey Kutlu, ey evvellerin evveli ve ey ahirlerin ahiri! Allah'ım! Benim ismet perdesini yırtan günahlarımı affet. Allah'ım! Bedbahtlıklara yol açan günahlarımı affet. Allah'ım! Nimetleri değiştiren günahlarımı affet. Allah'ım! Duanın icabetini önleyen günahlarımı affet.
Allah'ım! Belanın inmesine sebep olan günahlarımı affet.
Allah'ım! İşlediğim bütün günahları ve yaptığım bütün hataları affet.
Allah'ım! Ben sana zikrinle yaklaşmak istiyorum ve seninle senden şefaat diliyorum ve cömertliğin hakkına beni kendine yaklaştırmanı ve şükrünü eda etmeyi bana nasip kılmanı ve zikrini bana ilham etmeni istiyorum.
Allah'ım! Huzu, huşu ve zelil olmuş bir dille, senden (hatalarıma) göz yummanı, bana merhametli davranmanı, beni verdiğine razı, kanaatkâr ve her durumda mütevazı kılmanı diliyorum.
Allah'ım! İhtiyaç ve yoksulluğu şiddetli olan ve hacetini zorluklar anında kapına getirene, katında bulunanlara büyük rağbeti olan kimsenin yalvarışı gibi sana yalvarırım.
Allah'ım! Saltanatın büyük ve mekânın yücedir, tedbirin gizlidir; emrin açık; kahrın galip ve kudretin her yerde caridir;(yürürlüktedir) ve senin hükümetinden kaçmak imkânsızdır.
Allah'ım! Senden başka günahlarımı affedecek; kabahatlerimi öretecek; kötü amelimi iyiye çevirecek birini bulamam.
Senden başka ilah yoktur; münezzehsin; sana hamt ederim.
Ben kendime zulmettim ve cahilliğim yüzünden itaatsizlik yaptım ve eskiden beri sürekli bana lütuf ve ihsanında bulunduğun için kendimi güvende hissettim (ve korkmadan sana karşı geldim.)
Allah'ım! Mevlam! Nice kötülüklerimin üzerini örttün; nice belaları benden geri çevirdin; nice hatalardan beni korudun; hoşa gitmeyen şeyleri uzaklaştırdın; layık olmadığım nice güzel övgüleri benim hakkımda yazdın.
Allah'ım! Belam büyümüş, halimin kötülüğü haddi aşmış; amellerim beni aciz bırakmış, (heva ve heves) zincirlerim beni çökertmiş, uzun arzularım beni menfaatimden alıkoyup hapsetmiş ve dünya beni boş şeylerle aldatmış ve sürekli kötülüklere çeken nefsim, cinayeti ve müsamahakârlığımla beni aldatmış.
Ey Efendim! İzzetinin hakkına senden istiyorum ki; amelimin kötülüğü, duamın kabulünü önlemesin ve bildiğin gizli sırlarımı açarak beni rezil etme; gizlice işlediğim kötü amelim ve davranışım, sürekli ihmalkârlığım ve cahilliğim, nefsanî isteklerim ve gafletimin çokluğu yüzünden, beni cezalandırmada acele etme.
Allah'ım! İzzetin hakkına her durumda bana karşı merhametli ve bütün işlerimde rauf ol.
Mabudum, Rabbim! Senden başka kimin var ki, ondan, kötü durumumu gidermesini ve bu halime bakmasını dileyeyim.
Mabudum, Mevlam! Sen bana hükmettin; bense o hükümlerin hususunda nefsime uydum; bu konuda düşmanım (şeytan)'ın (günahları) tezyin etmesinden korkmadım; böylece beni istediği gibi aldattı ve alınyazısı da bu işte ona yardımcı oldu; işte bu başıma gelenlerden dolayı bazı sınırlarını aştım ve bazı emirlerine karşı çıktım; bütün bunlarda sana hamt etmek benim vazifemdir.
(Amellerim dolayısıyla) Hakkımda yürütülen kaza ve kaderin ve beni yakalayan hüküm ve imtihanın karşısında gösterecek hiçbir mazeret ve bahanem yoktur.
Ey Rabbim! Kendimi ihmal edip işlediğim kusurlardan sonra; özür dileyerek, pişman ve perişanlık içerisinde affını ve mağfiretini ümit ederek, tövbe edip tekrar (sana) yöneldim ve günahımı ikrar ve (suçluluğumu) itiraf ederek senin huzuruna geldim.
İşlediğim günahlardan kaçacak bir mekân ve zor durumlarda sığınacak bir yer bulamıyorum; mazeretimi kabul edip beni sonsuz rahmetine dâhil etmenden başka ümidim yok; o halde mazeretimi kabul eyle ey Allah'ım ve perişanlığımın şiddetine acı (heva ve heves) zincirlerinden kurtar beni.
Rabbim! Bedenimin zayıf, derimin ince ve kemiklerimin hassas oluşuna acı.
Ey yaratılışımı gerçekleştirip beni yâd eden, beni terbiye edip iyilik ve rızık veren; bağışının başlangıcı ve bana yaptığın geçmiş iyiliklerin hürmetine beni affeyle.
Ey Mabudum, Ey Seyyidim ve Rabbim! Vahdaniyetine inandıktan; marifetin bütün kalbimi doldurduktan; dilim zikrinle meşgul olduktan, muhabbetin içime işledikten, Rububiyet makamına boyun eğerek sadakatle (günahlarımı) itiraf edip, doğrulukla (sana) dua ettikten sonra, beni cehennem ateşiyle azap etmen görülüp (inanılacak) şey mi?
Böyle bir şey senden uzaktır; sen kendi yetiştirdiğin birisini zayi etmezsin; yakınlaştırdığın birisini kendinden uzaklaştırmazsın, barındırdığın birisini kovmazsın veya kendisine merhamet ettiğin kimseyi belalara teslim etmezsin. Sen bütün bunlardan yücesin.
Keşke bir bilseydim, Ey Seyyidim, Mabudum ve Mevlam! Azametin karşısında secdeye düşen yüzlere; sadakatle vahdaniyetine şahadet eden ve medh ile sana şükür eden dillere; ilahlığını gerçekten itiraf eden kalplere, senin marifetinle dolup taşan ve böylece huşuyla eğilen batınlara cehennem ateşini musallat eder misin? Ve itaat etmek üzere ibadet yerlerine koşan ve günahını itiraf ettiği halde senden mağfiret dileyen uzuvları (azaba duçar eder misin?)
Senin hakkında böyle düşünülemez; senin fazl-u keremin bize böyle tanıtılmamıştır Ey Kerem Sahibi, Ey Rabb!
Dünyanın azıcık bela ve cezası ve ondaki zorluklar karşısında benim tahammülsüzlüğümü sen biliyorsun; hâlbuki dünyadaki bela ve zorlukların devamı az, tahammülü kolay ve süresi kısadır; o halde nasıl tahammül edeyim ahiretteki belaya; orada meydana gelecek büyük zorluk ve acılara?
Hâlbuki o belanın müddeti uzun ve süreklidir ve ehline bir hafifletme de olmaz.
Çünkü bu azap ancak, senin intikam ve gazabından kaynaklanır.
Bu ise göklerin ve yerin dayanamayacağı bir şey.
Ey Seyyidim! O zaman senin güçsüz, zelil, hakir, muhtaç ve biçare bir kulun olan ben nasıl dayanabilirim.
Ey Mabudum, Rabbim, Seyydim ve ey Mevlam! Hangi şeyden dolayı sana şikâyette bulunayım ve hangisi için ağlayıp sızlayayım? Azabın elem ve şiddetine mi? Yoksa belanın devamı ve süresinin uzunluğuna mı?
Eğer bana ceza çektirmek için düşmanların yanında yer verirsen ve bela ehliyle beni bir araya toplarsan, beni dostların ve velilerinden ayırırsan, Ey Mabudum, Ey Seyyidim, Mevlam ve Rabbim! Azabına tahammül edebilecek olsam bile, senin ayrılığına nasıl dayanabilirim?
Diyelim ki ateşinin hararetine dayandım, ama keremine nazar etmekten mahrum olmama nasıl sabredeyim?
Yahut affını ümit ettiğim halde ateşe nasıl gireyim.
İzzetin hakkına ey Seyyidim ve Mevlam, sadakatle yemin ediyorum ki:
Eğer konuşmama izin verirsen, cehennem ehli arasında, ümitliler gibi sürekli dergâhına yönelip inlerim; medet dileyenler gibi feryat edip yardım dilerim senden ve bir şeyini kaybedenler gibi ağlayıp sızlarım sana ve seni çağırıp "Neredesin Ey Müminlerin Velisi!" der dururum.
Ey ariflerin en yüce arzusu! Ey dileyenlerin imdadına yetişen! Ey sadık kalplerin dostu! Ve ey âlemlerin ilahı! (Neredesin)?
Ey Mabudum! Münezzehsin sen. Ve ben sana hamt ediyorum.
Olacak şey mi, sana karşı gelmesi yüzünden cehennemde tutulan ve günahından ötürü onun azabını tadan ve onun tabakaları arasında, işlediği suç ve cinayetten dolayı hapsedilen Müslüman bir kulunun sesini duyasın da affetmeyesin, oysa o kul, rahmetine göz diken biri gibi inlemekte ve tevhit ehlinin diliyle seni çağırmakta ve rububiyet makamını vasıta ederek sana el açmada.
Ey Mevlam! O, senin önceden yaptığın merhametini umduğu halde, nasıl azapta kalabilir? Ya da senin ihsan ve merhametini ümit ettiği halde ateş nasıl onu incitebilir? Yahut Sen onun sesini işittiğin ve yerini gördüğün halde ateş nasıl onu yakabilir? Ya da, sen onun zaaf ve göçsüzlüğünü bildiğin halde cehennemin alevleri onu nasıl kuşatabilir? Ya da sen onun sadakat ve doğruluğunu bildiğin halde, cehennemin tabakaları arasında nasıl kıvranıp kalır? Yahut o, seni "Ey Rabbim" diye çağırırken, cehennemin azap melekleri nasıl ona eziyet edebilir? Ya da cehennemden kurtulmak için senin lütuf ve keremini dilediği halde onu nasıl orada bırakırsın?
Sen münezzehsin, hakkında bunlar düşünülemez; senin fazlınla ilgili tanıtılan bunlar değildir ve bunlar senin muvahhit insanlara yaptığın ihsan ve iyiliklere benzeyen şeyler de değildir.
Ben şüphesiz biliyorum ki, eğer inkârcılarını azabına hükmetmeseydin ve düşmanlarını ebedi azaba duçar etmeyi kararlaştırmasaydın, ateşi tamamıyla soğuk ve selamet ederdin ve onda hiç kimse yer almazdı.
Ama sen, isimleri mukaddes olan! Cehennemi, insanların ve cinlerin kâfirleriyle doldurmaya ve düşmanları orada ebedi olarak tutmaya yemin etmişsin.
Ve sen, (ey) medhi yüce olan! Evvelden beri söylemiş ve sürekli olarak nimet verip kerem ve ihsanda bulunmuşsun: buyurmuşsun ki: "Mümin olan bir kimse, fasık olan kimseyle bir olur mu? Hayır, onlar aynı olmazlar."
Mabudum, Seyyidim! Takdir ettiğin kudret hakkına ve hükmedip kesinlik kazandırdığın kaza ve kaderine ki, kime takdir etsen galip gelirsin, bu gecede ve bu saatte benim işlediğim bütün suçları ve günahları ve gizlediğim bütün kötülükleri affet; yaptıktan sonra üzerini örttüğüm veya açığa çıkardığım, gizleyip veya aşikâr ettiğim cahilliklerimi ve amelleri yazmakla görevli melekleri kaydetmelerine emrettiğin kötülüklerimi affet! Öyle melekler ki, benim yaptığım amelleri zapt edip korumakla görevlendirdiğin uzuvlarımla birlikte onları da bana gözetleyici yaptın ve kendin de bunların ardından gözetleyicim oldun ve onlara gizli kalan şeylere şahit oldun, rahmetinle gizledin ve fazlınla onları örttün ve indirdiğin her hayırdan ve gönderdiğin her ihsandan, yaydığın her iyilikten yahut dağıttığın her rızıktan, affettiğin günahlardan veya kapattığın hatalardan nasibimi arttırmanı diliyorum.
Ey Rabbim, ey Rabbim, Ey Rabbim!
Ey Mabudum, ey Seyyidim, ey Mevlam ve ey benim Sahibim!
Ey varlığımı elinde tutan!
Ey zorluk ve çaresizliğimi bilen!
Ey fakirlik ve yoksulluğumdan haberdar olan!
Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim!
Hakkın, kutsiyetin, en yüce sıfatın ve ismin hürmetine senden dileğim şudur: Gece ve gündüzden oluşan vakitlerimi zikrinle canlandır ve beni kendi hizmetinde tut ve amellerimi kendi indinde kabul buyur; öylesine ki, artık bütün amellerim ve zikirlerim tek zikir şekline dönüşsün ve bütün hallerim senin hizmetinde geçsin.
Ey Seyyidim, ey güvenip dayandığım ve ey kendisine hallerimi sunduğum (Allah)!
Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim!
Uzuvlarımı hizmetin için güçlendir; sana yönelmemde kalbime güç ve sebat ver; senden korkmada ve hizmetini sürdürmede bana öylesine bir ciddiyet ver ki, sana kulluktaki yarış meydanlarında sana doğru koşayım ve bu yolda mücadele verenler arasında yer alıp hızla sana doğru geleyim ve sana gönül verenler arasında senin yakınlığına meyil edeyim ve ihlâslılar gibi sana yakınlaşayım ve senden yakin ehlinin korktuğu gibi korkayım ve indinde müminlerle bir araya geleyim.
Allah'ım! Bana kötülük yapmak isteyeni cezalandır; bana tuzak kuran kimseye tuzak kur ve beni, yanında en iyi pay alan ve sana göre en yakın makama sahip olan ve sana hususi yakınlığı olan kullarından eyle, Gerçekten bunlara erişmek, ancak senin lütuf ve kereminle olur.
Cömertliğin hakkına bana cömert davran ve yüceliğin hakkına teveccüh eyle bana.
Rahmetin hakkına koru beni ve dilimi zikrine alıştır ve kalbimi, kendi muhabbetine bağlı kıl ve dualarımı iyi bir şekilde kabul etmekle beni minnettar eyle; yanılgılarımdan geç ve hatalarımı affet; muhakkak ki sen, kullarının sana ibadet etmelerine hükmettin; sana dua etmelerini emredip, kabul etmeyi taahhüt ettin; o halde ey Rabbim! Yüzümü sana çevirdim ve ellerimi sana açtım; izzetin hakkına duamı kabul eyle ve arzularıma ulaştır; fazlın ve kereminden ümidimi kesme; beni insan ve cinlerden oluşan düşmanlarımdan koru. Ey çabuk razı olan! Duadan başka bir şeye sahip değilim, affet beni; muhakkak ki sen her istediğini yaparsın.
Ey ismi deva, zikri şifa ve itaati zenginlik olan! Sermayesi ümit ve silahı ağlamak olan bana merhamet eyle.
Ey nimetleri tamamlayıp yayan, ey zorlukları defeden! Ey karanlıklarda dehşete kapılanların nuru! Ey öğretilmeden bilen! Muhammed ve Ehli Beyt’ine salâvat gönder ve bana da sana yakışan şekilde muamele et.
Allah'ın rahmeti, Peygamber’ine ve onun soyundan gelen mübarek İmamlara olsun. Ve Allah'ın sonsuz selamı onların üzerine olsun.
(1) 1.El-Camiu’us-Sağir,C:11,S:17
CANIM ALLAH BİR DEĞİL BİN KERE RAZI OLSUN
YanıtlaSilDUALAR MÜŞTEREK
DUALARDAN SENDE BİZLERİ UNUTMA
@Seyyah Gül
YanıtlaSilecmain olsun seyyahim rabbim safi ismi ile sifa ihsan eylesin sana
Allah senden razi olsun güzel melegim,
YanıtlaSilDuayi okurken, tüylerimin dikenlesmesine,
gözümün yasina engel olamadim.
Rabbim dualarimizi kabul etsin.
Dualarda bulusmak dilegimle. firdevs
Allah razı olsun ablacığım :))
YanıtlaSilNe iyi ettiniz,Allah sizden razi olsun...
YanıtlaSilfotolar çok ama çok iyi ya bravo valla.
YanıtlaSil:)
dua için de sağol, bilmiyordum, not aldım.
:)
bi de, şaşırma olur mu, bütün blog üyeliklerimden çıktım.
herkes sitem ediyordu.
bana da üye ol diyordu.
yetişemediğim için bütün bloglara, sitemlerden kurtulmak için tüm bloglardan çıktım. ama zaten gelicem ki okumaya. üyelik önemli bişi diil ki önemli olan gelmek okumak.
:)
super..inanirmisiniz bugun cok bunaldim.umit ve umitsizlik arasinda bocalayip durdum tum gun..yemek sitesi olan bu sitede bu dua karsima cikinca cok mutlu oldum..okuyacagim...iyi gelecek insallah..cok cok sagolun
YanıtlaSilgüzel paylaşımın için allah razı olsun.
YanıtlaSilRabbim bilerek ve bilmeyerek işlediğimiz bütün günahlarımızı affetsin, selam ve dua ile ablacım. Kezban
YanıtlaSil